YLMZ-DMN
Ana Sayfa
İletişim
Ziyaretşi defteri
Resim Galerisi
NİGDE UNIVERSITESI
BOR MESLEK YUKSEKOKULU
HABERLER
HABERLER 1
HABERLER 2
HABERLER 3
HABERLER 4
Galatasaray
Galatasaray 1
Fenerbahçe
Fenerbahçe 1
Fenerbahçe 2
Besiktas J.K.
Trabzonspor
Google Türkiye
Bugetliler.Net
Resim Galerisi 1
Turkcell Super Lig Fiksturu
T.SUPER LIG
T.SÜPER LİG 1
Bank Asya 1.Lig
TFF 2. Lig 5 Gr. 2007/2008 Puan Durumu
2007/2008 TFF 2. Lig 5 Gr. Fikstürü
TFF 2. Lig
TFF 3. LİG
YILMAZ DUMAN
ÖZEL IÇERIKLER
TURGUT ÖZAL
AFSIN TARIHI
RESİMLERİM
MILLI TAKIM
KAHRAMANMARASSPOR
2010 Dünya Kupası
Kahramanmaras Muzesı
Kurtlar Vadisi
KURTLAR VADISI MURO
ASIK MAHZUNI SERIF
HAKAN ŞÜKÜR
Devler Ligi
Futbol Haberleri
Dünya Kupası
Komedi Dukkanı Download
Köprü Download
Avrupa Yakası Download
Binbir Gece Download
Elveda Rumeli Download
Kurtlar Vadisi Pusu
Sıla Download
Esref Saati Download
Genco Download
Kavak Yelleri Download
Türkiye'nin Son Durumu
Türkcell Süper Ligi
Bank Asya 1.Lig Takımlar
Bank Asya 1. Lig Haberler
Bank Asya 1. Lig Haberler 1
Şampiyonlar Ligi
TFF 2.Lig 1.Grup
TFF 2.Lig 2.Grup
TFF 2.Lig 3.Grup
TFF 2.Lig 4.Grup
TFF 2.Lig 5.Grup
Pir Sultan Abdal
Karacaoğlan
Asık Veysel Satıroğlu
Kurtlar Vadisi 1
Kurtlar Vadisi 2
Kurtlar Vadisi 3
Kurtlar Vadisi 4
Kurtlar Vadisi 5
Kurtlar Vadisi 6
Esref Saati
Esref Saati 1
Crak Siteleri
XP Ultimate 2008
Fortis Türkiye Kupası
Türkiye Milli Takımı
Metin Oktay
KEMAL SUNAL IN HAYATI
BERGEN IN HAYATI
ÖZEL HABERLER
PEYGAMBERLERİMİZİN TARİHİ
TFF 2.Lig 1.Grupta
A Milli Takım'da
UEFA KUPASI 1999-2000
1.Lig Şampiyonları T.S.L.
Türkiye Kupası Alan Takımlar
Cumhurbaşkanlığı Kupası
TSYD Kupası
Atatürk Kupası
Başbakanlık Kupası
1988-89 Sezonunda Galatasaray
G.S. KADROSU 2008/2009
BAYRAKLAR FORA G.S.
T.S.L. GOL KRALLARI
G.S. de UNUTULMAYANLAR
Jupp Derwall
Sivasspor
Türkiye TFF 3.Lig Kademe 5
Kahramanmaraşspor
KAHRAMANMARAŞSPOR
KAHRAMANMARAŞSPOR KADROSU
2010 Dünya Kupası Elemeleri
TFF 3.Lig Fikstürü
Facebook
Karadeniz'de kanser alarmı!
 
Karadeniz yöresinde gerçekleştirdikleri 'kanserojen' madde analizi çalışmalarında, üç yerde ölçümlerin pozitif çıktı.

Yeditepe Üniversitesi (YÜ) Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bayram Yılmaz, Karadeniz yöresinde geçen yıl gerçekleştirdikleri 'kanserojen' madde analizi çalışmalarında, üç yerde ölçümlerin pozitif çıktığını söyledi.

Yılmaz, gazetecilere yaptığı açıklamada, Rize Valiliğinin talebi üzerine, yaklaşık iki yıldır Karadeniz'de çalışma yürüttüklerini belirterek, ''Samsun Alaçam'dan, Rize Fındıklı'ya kadar deniz, dere ve nehir sularının ölçümlerini yapıyoruz. Geçen yıl ağustos ayında yaptığımız ölçümlerde Karadeniz'de üç yerde kanserojen madde ölçümleri pozitif çıktı. Buralar, Trabzon-Değirmendere, Ordu-Melet ve Rize-Madenli dereleridir. Bu yıl yine aynı bölgelerden su numuneleri aldık. Alınan numunelerin sonuçlarını 15 eylülde geçen yılki değerlerle karşılaştırarak, net bir kanıya varacağız'' dedi.

Suda bulunan kanserojen madde oranının, uluslararası kabul edilebilir bir değerde olmadığını ifade eden Yılmaz, ''Suda bulunan organik klor ile suya attığımız kloru birbirine karıştırmamalıyız. Suda bulunan organik klor fazla olduğu zaman zararlıdır. Normal klor ise vücudun ihtiyaç duyduğu bir şeydir. Yalnız bu bölgelerde bulunan organik klor bileşik göstergesi hayati açıdan çok büyük bir risk teşkil etmemektedir. Bu yıl alacağımız sonuçlar bize kesin sonucu verecektir'' diye konuştu.

RİZE VALİLİĞİNİN AÇIKLAMASI

Öte yandan Rize Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, Prof. Dr. Yılmaz'ın Valiliğin talebi üzerine Ağustos 2007'de Rize'deki sularda kanserojen madde analizi çalışması başlattığı bildirildi. Açıklamada, çalışmanın dün tamamlandığı ve Prof. Dr. Yılmaz tarafından Rize Valisi Kasım Esen'e sonuçlar hakkında bilgi sunduğu ifade edilerek, şunlar kaydedildi: ''Çalışma kapsamında daha önce belirlenen yerlerden içme, deniz ve nehir suyu örnekleri toplandı.

Örnekler su yüzeyinin 10–15 santimetre altından elde edildi. Her bir nokta için 500 mililitre su numunesi alındı ve analiz edilinceye kadar artı 4 derecede saklandı. Tüm analizler Orta Doğu Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği laboratuvarlarında gerçekleştirildi. Rize'nin Çayeli ilçesinden, İyidere ilçesi Hazar Mahallesi arasındaki tüm derelerden ve denizden örnekler alındı ve incelendi. Rize'nin suları organik klorlu bileşik bakımından çok büyük oranda temiz bulundu.

DHKP- C'ye Alevi isyanı!
'Amaç, Alevileri devletle çatışan, potansiyel suçlu olarak göstermektir. Bu alçakça bir düşüncedir'

Uzun zamandır kanser tedavisi gördüğü bilinen ve Hollanda’da hayatını kaybeden DHKP-C lideri Dursun Karataş’ın cenazesi önce Gazi Cemevi morgunda muhafaza edildi daha sonra ailesinin isteği ile Gazi Mahallesi Selçuklu Camii’ne, cemevi aracıyla nakledildi. Karataş’ın cenazesinin cemevi ile ilintilendirilmesinin nedeninin siyasi bir niyet taşıdığını iddia ederek Habertürk'e konuşan Cem Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. İzzetin Doğan, “Amaç, kamuoyunda, Alevileri devletle çatışan, potansiyel suçlu olarak göstermektir. Bu art niyetli amaca inanmak çirkin, haksız ve alçakça bir düşüncedir” dedi ve şöyle devam etti:
“Cemevleri, hiç kimseyi ayırt etmeden, herkese talepleri doğrultusunda hizmet etmeyi görev kabul eder. Ancak, bu cenazenin cemevi ile bağdaştırılmasının altında yatan asıl niyet, Alevi toplumunun her zaman devletle çatışan, potansiyel suçlu önyargısını pekiştirmektir. Bu çok tehlikeli bir durumdur. Kamuoyunun dikkat etmesi ve gözden kaçırmaması gereken önemli bir nokta vardır. O da, Karataş’ın cenazesi ailesinin dini inançları gereği cemevinden değil, Gazi Mahallesi Selçuklu Camii’nden kaldırılmış olmasıdır. Bundan da şu anlaşılıyor ki, Dursun Karataş Alevi değildir” dedi.

ALEVİLER ÜZERİNDEN SİYASET YAPILIYOR

Alevi toplumunun yıllarca yaşadığı en büyük problemlerinden birinin potansiyel suçlu ve teröre meyilli toplum olarak görülmesi olduğunun altını çizen Profesör İzzettin Doğan, “Türkiye bu önyargılar nedeniyle çok kan kaybetmiştir. Bundan artık kurtulmamız lazım” diyerek şöyle devam etti:

“Ölen DHKP-C lideri Dursun Karataş’ın cenazesinin Gazi Cemevi morgunda muhafaza edilmesinin ve cemevi aracıyla nakledilmesinin nedeni karşı taraftan gelen taleptir. Cemevleri her kim olursa olsun eşit muamele yapar ve her kim olursa olsun gelen taleplere cevap verir. Cemevi yöneticilerimiz de bu talebe saygı göstermiş, Karataş’ın cenazesine insani boyutta sahip çıkılmıştır. Ancak, bugün kamuoyuna yansıyan görüntülerde cemevi aracıyla nakledilen cenazeye katılan topluluğun tümünün alevi ve DHKP-C örgüt sempatizanı olduğu imajı verilmeye çalışılmıştır. Bu yasa dışı örgüte sadece alevi toplumunun destek verdiği önyargısının pekiştirilmeye çalışılması, Alevi toplumunu yaralamaya yöneliktir. Ama artık Aleviler bu tür siyasi oyunlardan yorulmuş, bu yorgunluklarını da basın yayın yoluyla dile getirmek zorunda kalmıştır. Türkiye’de yaşayan milyonlarca Alevinin bu yasa dışı örgüte destek verdiğini düşünmek, buna inanmak akıl dışı bir tutumdur. Hatta çirkin, haksız ve alçakça bir düşüncedir!”

Son oyun telefon kayıtlarında!
Danıştay soruşturmasında delil yetersizliğinden serbest bırakılan Tekin'in intihara kalkıştığı dönemdeki telefon konuşmaları Ergenekon iddianamesinde yer aldı.

Tekin'in Danıştay saldırganıyla olan bağlantısını komplo olarak göstermeye çalışan Ergenekon ekibinin bu durumun ortaya çıkmasından nasıl endişe duyduğu konuşmalara kelime kelime yansıyor.
Danıştay saldırısını azmettirdiği iddiasıyla yaralı olarak gözaltına alınan eski Yüzbaşı Muzaffer Tekin, savcılığın tutuklanma talebine rağmen mahkeme tarafından delil yetersizliğiyle serbest bırakılmıştı. Tekin, intihar girişimini, "Onurum kırıldığı için bu şekilde yaşamak istemedim. Asker çakısını iki kez kalbime sapladım" diyerek anlatmıştı.

GERÇEKLER ÇOK FARKLI

Oysa o dönemde telefon görüşmelerine yansıyan konuşmalarda olayın hiç de anlatıldığı gibi olmadığı anlaşılıyor. Ergenekon iddianamesinin eklerinde yer alan telefon dinleme kayıtlarına göre, Tekin'in kendisini kalbinden bıçaklamasının hemen ardından ekip arasında ilginç bir telefon trafiği başlıyor.

X ERKEK: ABİ, ACİL KANARYA'YA GELİN!
ZEKERİYA: NE OLDU?
X ERKEK: KENDİNE ZARAR VERMİŞ KOMUTANIM!
ZEKARİYA: ALLAH CEZANIZI VERSİN!
X ERKEK: ABİ DURUMU İYİ, BIÇAKLA ZARAR VERMİŞ KALBİNE, KANAMAYI DURDURDUK.
ZEKERİYA: GELİYORUM ŞİMDİ.

Danıştay saldırganı Alparslan Arslan ile Muzaffer Tekin arasında bağlantı kurulduğunda bunun bir komplo olduğu önü sürülmüştü.

Ergenekon iddianamesinde yer alan telefon kayıtlarında ise Ergenekon ile Danıştay saldırısı arasındaki ilişki açıkça itiraf ediliyor.

KOMPLO OLDUĞU ANLAŞILIR

Zekeriya Öztürk, basını hastaneye çağırıp olayı 'yükselteceğini' söyleyince avukat Kemal, "Böyle yaparsan olayın komplo olmadığı anlaşılır" uyarısında bulunuyor.

KEMAL: YA NE OLDU?
ZEKARİYA: İNTİHAR TEŞEBBÜSÜNDE BULUNDU ABİ BU SABAH. TAM DENK GETİREMİYOR, EVET TAM DENK GETİREMİYOR AMA, TAMAM MI? ABİ DESTEĞİNİZE İHTİYACIMIZ VAR. BASINI ÇEKİYORUM BURAYA, OLAYI YÜKSELTİCEM...
KEMAL: YÜKSELTME İŞTE, HATA YAPIYORSUN MEHMET.
ZEKERİYA: NİYE ABİ?
KEMAL: HATA YAPIYORSUN, BİR ŞEY YOK ORTADA.
ZEKARİYA: NASIL YOK?
KEMAL: OLMAYAN BİR ŞEYİ BÜYÜTME.
ZEKARİYA: HAYIR OLMAYAN ŞEY ŞU, KOMPLO YANİ, BU ŞEKİLDE YANİ OLAYI...
KEMAL: AMA ŞİMDİ SEN OLAYI BÜYÜTÜRSEN BUNUN KOMPLO OLMADIĞI ANLAŞILACAK. ONLARIN İŞİNE YARAR, BURADA SAĞDUYULU VE İTİDALLİ OL.

Danıştay saldırısıyla ilişkilerinin ortaya çıkmasından korkan Ergenekoncu grubun panik hali telefon konuşmalarına da yansıyor.

ZEKERİYA: NE YAPAYIM, ŞİMDİ OLAY DÖNÜYOR, BİZE UZANIYOR. YURTSEVER KARDEŞLER VARMIŞ BİR TANE. BU ÖRGÜT ÜYESİ MİYİZ, DEĞİL MİYİZ... BUNUN ALTI VAR YA ÇOK İĞRENÇ, BU İŞİN ALTI ÇOK İĞRENÇ KEMALCİĞİM. ŞİMDİ AVUKATLAR GEREKİYOR BANA, İFADE VERİYORUM.
KEMAL: ANLADIM, PEKİ MUZAFFER'LE ALAKALI BİR BAĞLANTI SORUYORLAR MI?
ZEKERİYA: VAR TABİİ ABİ, İLİŞKİMİZ OLDUĞUNU BİLİYORLAR, ZATEN BÜTÜN GÖRÜNTÜLER, ŞEYLER. BİZİM BÜRONUN ORADA MOBESE VAR, ORADAKİ KAYITLARIMIZ VAR, TELEFON GÖRÜŞMELERİMİZ VAR...

İddianamede Savcı Öz, Ergenekon örgütünün deşifre olan elemana sahip çıkmama prensibini anlatırken Muzaffer Tekin'in intihar teşebbüsünden de bahsediyor.

Savcı Öz, intihar girişiminin sanık Muzaffer Tekin'in deşifre olmasını engelleyemediğine dikkat çekiyor.

İşte tam bu noktada savcı bir telefon konuşmasının tapesine atıfta bulunarak kan donduran bir bilginin altını çiziyor.

Demirel Ergenekon’u neden savunur?
 
Eğitimci-Yazar Muhittin Atıcı, “Demirel, bugün savunduğu çetelerden siyasi yaşamı boyunca dayak yedi” tespitini yaptı.

Atıcı’nın, Demirel ve bugün savunduğu çetelerle ilgili çarpıcı tespitleri şöyle:

“Dün dündür – bugün bugündür”

1961 Genel Seçimleri ile birlikte, bu güzide Millet’in ve Cennet Vatan’ın üzerine, öyle bir kara bulut çöktü ki, kim ne yaparsa yapsın, milleti bu bulutun gölgesinden kurtarmak mümkün olmadı.

Mümkün olmadı çünkü, adam dindarlarla beraber camiye girip sarf tuttu. Entellerle birlikte kadeh kaldırıp viski yudumladı. Erzurum, Konya, Kayseri, Maraş, Yozgat ve benzeri illere gittiğinde, Kur’an’ı öpüp başına koydu. Yolu Çankaya ve Taksim gibi meydanlara düştüğünde ise, “Lâiklik elden gidiyor” şeklinde feryat etti. İngiltere’ye gittiğinde, “Siz beni destekleyin. Sizin bütün değerlerinizi, Ortaasya Türk Cumhuriyetleri’ne taşıyacağım” diye vaatte bulundu. Dün “ak” dediğine, bugün “kara” dedi. Bu ve bunun gibi çelişkili ifadeleri, kendisine hatırlatılınca da, “Dün dündür – bugün bugündür” şeklinde karşılık verdi. Arabası düze çıkınca,1964’le 1993 yılları arasında, kendisini sırtında taşıyan milletine, ülke dışında adresler gösterdi.

Ülkenin çağdaşlaşmasını ise, bilmem kimin senfonisi ile özdeşleştirdi.

Şimdi bilin bakalım bu kimdir? Bu soruyu sorarken, bıyıkaltından bana güldüğünüzü hissediyor ve “Bunu Mısır’daki Sağır Sultan dahi bilir” dediğinizi işitir gibiyim. Evet hepinizin de bildiği gibi, Bu zatı muhterem Sayın Demirel’dir.

Şimdi de kalkmış; “Yakın geçmişimizde, orgeneral rütbesine kadar gelmiş generallerin tutuklanması diye bir olayla, Türkiye karşı karşıya olmamıştır. Türkiye için hoş bir durum değildir. Şahsen ben de bundan rencide oldum” şeklinde bir tarihî açıklamada bulunuyor. Bu beyan, biraz da ateşin kendilerine yaklaştığını hisseden ve suçluluk psikolojisi içinde bulunanların halet-i ruhiyesinin tasvirine benzemiyor mu?

Sevgili dostlar, Sayın Demirel haklı. Çünkü yukarıda yazdığım tarihler arası tam 29 yıl ediyor. İşte bu 29 yıl boyunca, şimdi savunduğu çetelerden ve darbecilerden, hep o dayak yedi. Kafası bozulan tank yürüttü, şapkasını alıp gitti. Canı sıkılan muhtıra verdi, o yine şapkasını alıp kaçtı. En sonunda tutup yakasından, Hamzakoy’a gönderdiler.

Siyasî hayatı boyunca sürekli dayak yedi. Onunla birlikte bu asil millet te hep dayak yiyordu. Ancak o, bunu hiçbir zaman idrak edemedi. Her dayak yiyişinde, ülke 30 - 40 yıl geriye gidiyordu. Fakat o, bunun çözümünü bulmuştu. Ona göre; “Bir ülke ne kadar geri kalırsa kalsın… Bir senfoni dinleyince, en az yarım asır ileri gitmiş oluyor.” Böylece aradaki açıkları çok hızlı ve pratik şekilde kapatmış oluyordu. Ona göre; darbelere, çetelere, soygunlara, vurgunlara adı karışanların yargılanması-tutuklanması, onların şanına ve şöhretine yakışmıyor. Sayın Demirel’in bu anlayışını; “İşte benim ailem” diyerek gösterdiği fotoğrafa baktığınızda çok daha iyi anlarsınız.

Bay Demirel, bulunduğun noktadan bakınca çok haklısın. Çünkü ve ancak, o savunduğun çeteler, diledikleri zaman darbe yapıp Cumhurbaşkanlarını, Başbakanları, Bakanları ve Milletvekillerini tutuklama, işkence yapma, aşağılama, hakaret etme, hatta idam etme hakkına sahipler. Ancak bunun tersini, senin rüyada görmen dahi mümkün değildir. Senin bu içinde bulunduğun durumu, o büyük veli ve Allah dostu Yunus, öyle güzel özetlemiş ki, başka söze hacet yok…

“İlim, ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsin,
Bu nice ilim bilmektir?”

Bu ülkede tam 36 yıl boyunca ya birinci, ya da ikinci adam rolünü oynadın. Fakat hep başkalarının yazdığı senaryoya göre rol yaptın. Hiçbir zaman kendi senaryonu kendin yazamadın. Yarım yüzyıla yakın bu saltanatını da, rahmetli Menderes ve arkadaşlarının mirasına borçluydun. Fakat hiçbir defa değil ifade etmek, hayâl dahi edemedin onların iadeyi itibarını. Ancak gölgesini dahi kıskandığın, “ÖZAL” diye bir yiğit geldi de, o millet sevdalısı insanların naaşlarını, o terkedilmiş ve unutulmuş adadan alarak milletin bağrına gömdü.

Unutma ki bir ayağın çukurda. Yarın seni, o çetecilerin önüne değil, 29 yıl boyunca seni sırtında, daha sonra da 7 yıl tepesinde taşıyan bu çilekeş milletin önüne getirip soracaklar… “Nasıl bilirsiniz?”

Bu soruya, bizim yerimizde sen olsan, nasıl cevap verirdin? Ne diyeyim!.. Allah (cc) akıl ve izan versin.

 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol